Beyt Hileybiye ölüm pususundan kurtuluşum
Mihrac Ural – 5 Haziran 2015 / Cuma – Kesab
Bu konuyu sonra uzunca yazacağım ama kısaca istek üzerine belirteyim. Beyt Hilebiye ölüm pususundan nasıl kurtuldum? Bu olayı bu savaşın ilgin anıları arazsında anmak isterim bu aynı zamanda Suriye’yi koruyan kutsal güçlerin kerametine bir veri olarak inanan insanlara sunuyorum.
4 Şubat 2013 günü, Burj el Şakra zirai kontrol kulesi ve 400 Km² alanı selefi cinayet şebekelerinden kurtardıktan tam 4 gün sonra Beyt Hileybiye ve Milk köyünün kurtuluşu için gözlem yapıyorduk. 2 kmlik bir kavisli yoldan geçecektik ve Nehir el Bılata köprüsünden geçmemiz gerekiyordu. Bölgeyi bilen Mukaveme Suriyyi militanları tam bu noktada pusu olabileceğini belirttiler. Bu köprüden hemen sonra yol ayrımı vardı ve Türkmen dağlarının köylerine giden uzun bir yola açılıyordu. Rahmanlı yöresine açılan bu yol katil sürülerinin elindeydi. Ama ben ısrarlıydım, hem Milk köyünü Hırbıt Sulas’a bağlayan yolu açmak istiyordum hem de Hz Hıdır türbesi ve diğer türbeleri kurtarmaya can atıyordum; ölüm bu noktada tırnak kirim kadar önem taşımıyordu.
Yaklaşık 50 kişilik bir ekip araçlarımıza bindik. Önde kamyonette bir dizi militan ve arkalarında benim bindiğim pikap ve arkamızda bir dizi militan yola koyulduk. Yol üzerinde işgal altında olan Hz Hıdır türbesi ve sonra da Şeyh Muhammed bil Milk türbesi ve ünlü Hırbıt Sulas Hz Hıdır türbesi bulunuyordu.
Yola inanç doruklarımıza niyet ederek koyulduk. Hz Hıdır türbesini kıran kırana bir savaşla kurtardıktan sonra geride kalan kısa yola çıkmadan “ya Hıdır dedik biz bu tehlikeli yolu ziyaretgahlarımızın daz kurtuluşu için aşmamıza yardım et” diyerek hızla yol aldık.
Nehir el Bılata köprüsü ve yol ayrımına geldiğimizde yolda küçük çalılar ve küçük taşlarla yolun kesildiğine tanık olduk. Bisnadalı Hasan (Lazkiye’nin bir mahallesi) pikap arkasından atlayarak yolu temizlemeye başladı. Önümüzdeki kamyonet yüksek olduğu için bu engeli çabuk eşti. Ama bu bir pusuydu. Hep öyle yapıyordu katil sürüleri küçük engeller koyarak bir şey yokmuşçasına davranıyorlardı. Kamyonet küçük engelleri aşıp sıra bize gelince büyük bir patlamanın olduğuna tanık olduk. Kamyonetin altında tuzak patlatılmıştı ve tam o an içinde olduğum pikaptan inen militan arkadaşım Hasan yolu temizlemekteydi.
Bir anda yer gök silah sesleriyle doldu taştı. Üzerimize kurşun yağıyordu 14.5 (doçka) 23 Şelka ve kleyşin sesleri. Kamyonet engeli aşıp bizden uzaklaşmaya b.aşladı militanlar ayakta karşılık veriyordu. Biz ise geride kaldık. Tam pusunun ortasında. Ya hıdır sesleri gayri ihtiyarı bizden de yükselmeye başladı.
Kurtulma şansımız sıfırdı. Ne ileriye gidebiliyorduk ne de geriye dönme şansımız vardı. Derken katil sürüleri tepenin üstünde görülmeye başladı. Tam o anda ben pikabın kapısını açarak silahımı ateşlemeye başladım. Şoförüm şaşkındı. Arkada binen militanlar etrafa saçıldı, sonu gelmez gibi kurşun atışması başladı. O an kendimi pikaptan dışarıya attım. Tepenin yamacına yola paralel açılan arka düştüm. Ayağımdan yara almıştım. Bir anda ayağımın balon gibi şiştiğini gördüm ayağa kalkacak halde değildim. Şoför dönmek için çalışırken ayna paramparça olduğunu gördüm ölümle burun buruna kalmıştık. Pikap yerinde dönme manevraları yaparken ben yerde kendimi silahımla korumu çabası içinde arkadaşlara beni bırakın siz kendinizi kurtarın dedim. Ama gitmediler. Israrla yanıma yaklaşmaya çalıştılar. O an yüksek sesle “beyaz saçlıyı yakalayın” diye beni işaret ettiklerini gördük. Şoför militan bu sesleri duyunca pikabı durdurdu ve açık kapıya tutunmam için ısrarla haykırışlara başlardı. Bunu yapmam çok güçtü arktaydım ve ayağım bitmişti yere basma şansım bile yoktu ve kurşun yağmuru devam ediyordu.
Herkes bir yana güvenli yere sıçramıştı yolun ortasında ben ve bindiğim araç ve şoförüm kalmıştık. Kurtuluş şansımız yoktu. Ama içimdeki güç bir kez daha ya Hıdır bağırmamı istedi ve elimi kapı tutacağına atarak sıkıca kavramaya çalıştım, .o ana nasıl bir güç geldiyse işte o güç o el Hz Hıdır’ın gücü ve eli beni arktan yukarı çekti ve pikapın kapı tutacağına can havliyle yapışmama, tutunmama olanak verdi. Pikap’ta tüm hızıyla pusu ortamından çıkmak üzere yol aldı. Katil sürüleri tepeden aşağıya bizleri ya esir ya şehit etmeye çalışıyordu. Kimse kurtulacağımızı sanmıyordu. Öldüğümüze kesin kanaat getirmişlerdi ve bunun için katil sürülerinin üzerine tüm imkanlarıyla ateş açıyorlardı. Kamyonette pusuyu aşan arkadaşların telsiz seslerinde beni soruyordu. “Muallim nerde kaldı… Muallim nerde kaldı ?”
Pikap pusu ortamından saniyeler içine mi saliseler içinde mi? bilinmez çıkış için hız yaparken bir an silah sesleri kesildi, o an işte o anı yaratan güç bana da gücümü vermiş pikap süratle yol alırken, ayaklarım yerde sürünerek kapıya tutunmuş halde yol çevresinde kayalık bir ortamına geldik, saniyeler içinde olan bu olay benim de militanların da kurtuluş anı oldu.
Mübalağasız binlerce kurşunun yağdığı bu pusudan 50 yoldaşım ben hariç kimse tek bir yara almadan kurtulduk. Bu olayı yaşayan bilir, bu olayın tüm ayrıntıları basın büromuzun video kayıtlarıyla tescil edilmiştir. Kurtuluşun mümkün olmadığı bir pusudan kurtulmuştuk.
Suriye direnişinin bir boyutunda bu kutsal estantanelerin olduğuna onlarca kez tanık oldum, tümünü yazacağım. Söylemek istediğim metafizik bir olay aktarımı değil vatan savunmasını sadakatle bağlı olmanın pusudan kurtuluş mükafatıdır. Suriye direnişinde bu tür b.inlerce olay yaşandı hak yolunda verdiğim mücadelenin koruyucu enerjisine inanıyorum Hz hıdır kültü benim için her zaman bir kurtarıcı inanç doruğu ve samimice atıldığım bu davanın haklılığını temsil ediyor okurlarımla paylaşmak istedim.
Sonuçta üç türbemizi de kurtardık ve adak adadık kabul olması niyetine…
Ya Hıdır inta el hami u inta el munkiz…